Öykü

İkindi Uykusu

   Ebru Özden       Kasım 2024

İkindi Uykusu

 

Tenim sıcak ama tüylerim diken diken, üşüyorum. İnsan korkudan üşür mü bilmiyorum. İlk defa korkmuyorum daha önce de korkmuştum. Birazdan şu yağmur burayı da ıslatacak oturacak yer kalmayacak. Dulda, ağaç duldası... Dulda kelimesini neyi ararken buldular ki, bazı yerlerde dalda diyorlar duydum. Bazı yerlerde hiçbir şey demiyorlar. Harfler çok büyülü, çok güzel şeyler. Birleşirler ve bize dönüşürler, bizi kalbimize ulaştırırlar. Harf için fazla değil mi bu anlam? Alt tarafı şekiller işte. Seslerin resimleri. Hayır. Harfler sihirli şekiller. Üşüyorum. Gömlek üstüme yapıştı. Daha önce de yapışmıştı. Gözlerim kapanıyor kendimi bir türlü açamıyorum. Uykum var. Uyuyamam her yer ıslandı birazdan burası da ıslanacak. Gök gürültüsü, şimşek... Ah doğanın gücünü hissettiğim ender ve enfes anlar. Ama bugün bu dağ başında... Bu uyursam karanlık olur, kalırım burada korkusu, ya yıldırım düşer de uykumda yanarsam... Bedenim bu ağacın kökleri gibi simsiyah yapışırsa yere? Tanrı'm burada kimse yok. Tanrım korkudan titreyen bir bedenden sesleniyorum sana. Üşüyorum biraz ısı! Biraz sıcaklık...

Bir cam yok dünyayla benim aramda. Dünyayla tenim arasında bir sınır kalmamasından, dünyaya, bu yere ölüp düşmekten korkuyorum. Eve gideceğim daha üzmeyeceğim kimseyi. Babam su isteyince ikiletmeyeceğim. Babam yok ki. Babam öldü benim. Kalıbı dinlendireli çok oldu. Yoruldum. Dinlenmek, yorganın altına girmek gözlerimi kapatabilmek istiyorum. Yağmur yağsın saçlarım ıslansın... İstemeyeceğim bir daha. Yağmur? Duruyor gibi. Karanlık olmadan eve koşmalıyım. Ama koyunlar kayboldu. Hayır koyunlar kaybolmadı sığındılar şurada ormanda gürgenlerin diplerindeler. Onlar evin yolunu biliyor. Bilseler birilerinin gütmesine ihtiyaç duymaz sabah gider yayılır akşam dönerlerdi kızım saçmalama. Kızım... Kara saçlarını ağaç dallarına bağlayan acımadan kökten koparan bir kızım. Saçlarını örtmezsen cehennemde saçlarını ayak parmağına dolarlar seni öyle yakarlar. Korkuyorum. Babam bunları kimlerden duyup bize yığıyor bilmiyorum. Ben ateşten, üşürken de korkuyorum. Cehennemde yanmayayım için saçlarımı hâlâ üçe vuruyorum. Cehennemde bağlayamasınlar ayak parmağıma. Beni büküp top hâline getirmesinler. Kararmaya başladı hava. Yağmur diner gibi oldu sandım. Şimşeğin ışığıyla gördüm ki bu durmaz. Duracak gibi değil. Evlenmeden mi öleceğim. Gözlerimi açamıyorum. Daha bir kere erkek eli değmedi elime. Ellerim... Isınmaya başladı. Koyunlar kayıp mı? Şükür hava ısınmaya başladı herhâlde. Kapanıyorum. Kaymaya başladım oturduğum yerde. Oturduğum yerde yere daha yakınım. Yerin içine girdi sanki bir kısmım. Hareket edemiyorum. Kaybolmadılar, onlar zaten yoktular. Onları ben uyumaya dalarken saydım.

1

  2

    3

       4...

Uyurken böyle sayanlar acaba en son kaçta kaldığını hatırlar mı? Beni saçlarımdan...

 

-kalk kız amma uyudun. Akşam yatmak bilmezsin sabah kalkmak bilmezsin. Kalk babanın şarap çanağına söyletme şimdi. İyi be! Yemeği yap Gülizar, ekmeği kazan Gülizar, evi süpür, saçını süpürge et bunlar günün yarısını uyusunlar. Kalk kız bak su getireceğim artık. Yeter be! Ölmedim ki ben de kurtulsaydım siz de.

Allah

Şimdi annem mi konuşuyor? Rüya mıydı yani tüm bunlar? Ben... Ben yaşıyorum. Annem yaşıyor ve birazdan beni uyandırabilecek. Ahhhh hemen... Hemen koşup pencereyi açacağım. Uyanmanın hazzına varacağım. Kolum. Kalkmıyor. Hiçbir yerim kıpırdamıyor. Yanık kokuyorum ben. Burnumu fark edemiyorum. Dokunsam ufalanacak. Ben... Yanık kokusu bu. Yanıyorum. O kadar ağlamaya ateş kalır mı? O kadar ağladım ki gözlerim... Bütün ayak izleri yıkandı dünyanın. Benim içeri al diye aşındırdığım kapılar yıkandı. Canım acımıyor. Kolum. Kolum koptu önce şimdi sırtım, bu ben ağrıdıkça ağaran saç tellerim derime yapıştı. Bir ıslaklık var sanki. Yağmur damladıkça etimde cızırdayan bir şeyler var. Konakladığım bir ağacın altı oldum şimdi. Burada ota, böceğe karıştım. Kalk. Kalkamam. Kalk ne inliyorsun iyi misin bir şey mi oldu? Öldüm anne öldüm yandım altına sığındığım ağaç yuttu beni. Yıldırım bir anda köze çevirdi. Delirme kalk artık hazırladım kahvaltıyı. Yardım etmemek için bahane arama.

Gözlerimi açtım. Başım ağrıyor. Akşama doğru uyuyan uyandığına şükretsin diyorlardı. Hep sersem oluyorum ama direnemiyorum işte. Böyle bir saat de olsa geldi mi uyunacak.

 

 

Yazar'a ait Diğer Yazılar

Ebru Özden

Edebiyat

Tüm Yazılar

Şiir

Tüm Yazılar

Kitap

Tüm Yazılar